Teknoloji Ve Sosyal Medya Bağımlılığı
Teknolojinin gelişmesi ve yaygınlaşmasıyla, hayatımızın her anında teknolojiyle iç içe yaşıyoruz. Psikolog Savaş KURT Teknoloji ve Sosyal Medya Bağımlılığının, psikolojik rahatsızlıklar üzerindeki önemini şöyle anlattı.
Teknoloji bağımlılığı belki de bağımlılıklar arasında en tehlikelisi. Çünkü günümüzde teknolojik aletleri kullanmadan hayatımızı toplumla uyumlu şekilde sürdürebilmemiz imkansız. Bu cihazları hem hayatımızdan çıkarmamamız hem de onlara bağımlı olmamamız gerekiyor.İnsanın sürekli cebinde taşımak zorunda olduğu bir şeye bağımlı olmadan yaşaması çok zor. Bu yüzden de bir sürü insan giderek daha fazla teknoloji, internet, oyun ve sosyal medya bağımlısı haline geliyor. Teknoloji bağımlılığı hem psikolojik rahatsızlıkların bir sonucu olarak ortaya çıkabiliyor hem de kendisi yeni psikolojik sorunların ortaya çıkmasına sebep oluyor.
Tek bir yazıda teknoloji bağımlılığı ile ilgili her şeyi anlatmak mümkün değil. Bu yazıda sadece sosyal medya ile ilgili bazı düşüncelerimi dile getireceğim. İlerleyen yazılarda da diğer türler hakkında yazmayı istiyorum.
Yapılan araştırmalar sosyal medya kullanımının mutsuzluğu artırdığını gösteriyor. Bunun bir sebebi de mukayese. Kendi hayatınızdan memnun olsanız bile sosyal medyada başkalarının daha güzel bir hayat yaşadığını gördüğünüzde keyfiniz kaçabilir. Örneğin daha güzel bir yemek fotoğrafı gördüğünüzde kendi yemeğinizin tadı kaçabilir. Şimdi bir pazar sabahı uyandığınızı ve bütün bir haftanın yorgunluğunu atmak için ailenizle evinizde uzun uzun kahvaltı yapmak istediğinizi düşünün. O sırada sosyal medyada gezinirken birkaç arkadaşınızın gittikleri kahvaltı mekanından, gezdikleri yerlerden veya bir plajdan fotoğraf paylaştığını düşünün. Bu paylaşımları gördüğünüz anda ister istemez keyfiniz kaçar. Şöyle bir cümle kulağa hiç yabancı gelmiyor “ herkes bir yerlere gitmiş, tatilin keyfini çıkarıyor, bizse evde oturduk kaldık” sosyal medyada gördüklerinizin keyfinizi kaçırmasından sonra kurduğunuz bu cümle eşinizle, sevgilinizle veya diğer aile üyelerinizle tartışmanıza sebep olabilir.
Halbuki şunu unutmamak gerekiyor sosyal medyada yapılan paylaşımlar gerçeği tam olarak yansıtmaz, insanı yanıltır. Her kullanıcı ister istemez bir manipülasyon yapar. Kimse kahvaltının bitmiş halini paylaşmayı tercih etmez, ya da kötü çıkan bir fotoğrafı. Hepimiz manipülasyon yapıldığını biliriz ama yine de aldanırız. Çünkü insan ilk başta gördüğüne inanmaya eğilimlidir. Bu yüzden böyle anlarda durup düşünmeli ve başka insanların da hayatlarında bizim sorunlarımıza benzer sorunlar olduğunu, her şeyin paylaşımlardaki kadar kusursuz olmadığını fark etmeliyiz.Bu manipülasyon süreci paylaşan kişiye de zarar verir, gidilen yerin deneyimlenmesini engeller.
Jacques Ellul şöyle der, “Işık ve en iyi açıyı bulma arayışı sizi, herhangi bir entelektüel süreci yaşamanızı veya düşünmenizi, kendinizi rüzgara, denize, insanların akışına bırakmanızı engelleyen teknik uygulamalara hapseder. Bu ilgiler, eşsiz bir şeyin var olması durumunda, derin coşkulara sürüklenmenizi engeller. Hiçbir şeyi gerçekten göremezsiniz; fotoğrafını çekeceğiniz şeyi arar ve onu yakalamak istersiniz.” Bu tespit benim çok hoşuma gidiyor. Eğer başarabilirsek yapmamız gereken şey, bir doğa harikası gördüğümüzde, bir yerde hoşumuza giden bir müzik duyduğumuzda, önümüze güzel bir yemek geldiğinde sadece onu deneyimlemektir. Kaydetme ve paylaşma telaşı gütmeden karın yağışını seyretmek, yağmurun sesini dinlemek, bir doğa manzarasına bakmak, bunları kaydedip paylaştıktan sonra gelecek beğenilerin verdiği mutluluktan çok daha fazlasını verir. İnsanın ihtiyacı olan da budur.
Kaynaklar: Psikolog Savaş Kurt